Psikoloji Bilimi aslında -kanaatimce -Keşkelerin yorduğu yoğurduğu yorgunlukların belkilerin belirsizliğinin alt metnindeki analizidir çoğu zaman...
Dinlediğim şahit olduğum her hikaye bir keşke barındırırken bünyesinde beraberinde belkileri de sunar önümüze...
Tüm bu hikayelerde hem psikolog hem sosyolog kimliğim ile gözlemlediğim iletişime geçemeyişimizdir genellikle;en çok da kendimizle. İç sesimizle duygu ve düşüncelerimizle yüzleşemeyişimiz; kaçışlarımız...
İletişimin hep diyolog yanından dem vurur sağlıklı iletişim için gerekli şartları sıralarız. Peki ya kendimizle yaşadığımız iletim hali? Monolog yaşamı sunan şu günümüz dünyasında en önem arzeden kısmını nekadar önemseyip ele alıyoruz?Duygumu Düşünceme;Düşüncemi Duyguma nasıl aktardığım?
Aslında varolan düşüncelerimizi düşünmez;duygularımızı ise duymayız hayat deden yaşam gailesinde. Hepimiz bir koşuşturma halindeyiz: iş, aile,maddiyat, maneviyat...
Nereye nasıl niçin gidiyoruz?
Mesela hiç sorgular mısınız "Benim yaşama amacım ne?"diye....
Amacımızı belki de çoğumuz bilmezken en vicdansız şekilde sorgular en çok da kendimizi yargılarız hiç düşünmeksizin.
Burda niçin neden bu davranışı sergiledim neden bu duyguyu hissettim vurgusuna kendimizi kaptırmaksızın.En zor olanını gerçekleştir yargılara,kızgınlıklara,nefrete sığınırız...
Evet,zor dedim;çünkü 3D kuralında(Duygu/Düşünce/Davranış) bu yaşam ve anlayış şekli en yorucu olan süreci getirir peşi sıra. Her olumsuz yaklaşım mıknatıs gibi çeker bir diğer olumsuzu...
Sözün özünü ünlü düşünür Mahatma Gandhi ne de güzel özetlemiş Hayat çerçevemiz için;
""SÖYLEDİKLERİNİZE DİKKAT EDİN, DÜŞÜNCELERİNİZE DÖNÜŞÜR,
DÜŞÜNCELERİNİZE DİKKAT EDİN, DUYGULARINIZA DÖNÜŞÜR,
DUYGULARINIZA DİKKAT EDİN, DAVRANIŞLARINIZA DÖNÜŞÜR,
DAVRANIŞLARINIZA DİKKAT EDİN, ALIŞKANLIKLARINIZA DÖNÜŞÜR,
ALIŞKANLIKLARINIZA DİKKAT EDİN, DEĞERLERİNİZE DÖNÜŞÜR,
DEĞERLERİNİZE DİKKAT EDİN KARAKTERİNİZE DÖNÜŞÜR,
KARAKTERİNİZE DİKKAT EDİN, KADERİNİZE DÖNÜŞÜR""
Demem o ki; Söylemlerimiz, düşüncelerimiz bakış açımızı etkilerken hayatın akışı yakalamak kendi elimizde.
Kader dediğimiz ise Şems Tebriz-i' nin anlatımında gizli yine benliği vurgularcasına:
"‘Kaderin ne olduğunu anlatamam; ama ne olmadığını anlatabilirim: Kader, hayatımızın önceden çizilmiş olması demek değildir. Bu sebepten 'ne yapayım kaderimiz böyle’ deyip boyun bükmek cehalet göstergesidir. Kader yolun tamamını değil, sadece yol ayrımlarını verir. Güzergah bellidir ama dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir……
Öyleyse ne hayatının hakimisin, ne de hayat karşısında acizsin… ’"
Mutlu HaftalaR