31 Ocak 2018 Çarşamba

Bir NoktaDa,,,

Hepimiz aşktan yorgun ayrılıyoruz aslında sonu belirsiz olanlarda,,,
Hepimizin yaşadığı duygu aynı farklı bedende farklı sürelerle,,,
Peki bir insan bir insanda bu duyguyu nasıl körükleyebiliri düşündürdü bana? Sonra sosyalleşme süreci geldi aklıma her bir birey sosyal bir varlık haline gelirkenbir noktada yolu çıkmaz sokaklardan geçiyordu ve burada aradığı her çıkmaz çıkış düşüncesi yara açıyordu varolan belki kabuk tutan belkide kabuğu koparılan her yaranın tedavisi için tutuluyordu bir umuda... ve aslında umut sandığı ışığa,,, tıpkı bir ateşböceğinin aldatıcı ışığına kapılırcasına,,, 
Yaralar üstüste gelince bir taraf kabuk bağlarken zamanla sorguluyordu ve kabuk bağlamasının verdiği sertlikle  acısı yarasını daha çabuk iyileştirirken diğeri daha iyileşmeden yaradan kendini çekmesiyle kanama başlıyordu...
Düşün ki parmakların birbirine geçmesi gibi,,, düşünkü iyileştiği an kendini çekmedi gibi ve bir taraf hem yaralı hem boşlukta kalıyordu ve bilim bunu kabul edip aşk acısı olarak duygu dünyasına buyur edebiliyordu... yas diyordu bu sürece illaki ölüm aramıyordu varkende yokluğu yaşatıyorsa ismi kaybın acısı oluveriyordu...
İnsanlar çıkmazda yolu karanlıkken ateşböceğinin ışığına kapılıp yol aramaya çalışıyordu. Sonrası ise yine bir umman ve bilinmezlik. İşin içindeki en güzel yan ise geçici ışığın da işlevini görebilmek ve aslında bedenimize yüklediği kinesteziyi farkedebilmrkte saklı sanırım,
Yaraları iyileştiren ilaçların tadının güzel olduğunu tarifleyen hiçbir yorum duymadım görmedim ben, varolan tadın acısı yaranın varlığını unutturanilecek boyutta ise ilaç bittiğinde yaranın nasıl kabuk bağladığına ve nezaman iyileştiğine şaşırır buluyorsun kendini. 
Demem o ki yaşları evladiyelik olmuş insanların acı olgunlaştırır söylemi çok da haksız değil sanırım fakat sado-mazoşist bir yapı barındırmadan ne başkasına ne de kendine bilinçli olarak yaşatmadığın sürece... herkes ve her şey ederince ve yettiği kadarı ile güzel. Ne kendine ne de başkasına ederinden fazlasını yüklememek şartı ile... şimdi sen bunu hangi duygu hangi olay için ele almış olursan ol duygunu iyikeştirmeden başkasının duygu yörüngesine girerken dikkat et ya senin yaran ya da onun ki emin ol bir noktada daha çabuk iyileşecek işin özü ise yaranın farkında olup bu noktada hayatı monolog yaşamak ve devayı içinde aramak