8 Kasım 2013 Cuma

Hüznün Yüzü

Duygulara tercüman oluverdi zamanın bir köşesinden rehberde unutulmaya yüz tutmuş;apansız gelen o ses:"alo,merhaba".....
Uzun konuşmalara alışık değilim;lakin sevmem de telefonda dakikalarca laf uzatmayı...Bambaşkaydı bu konuşma bu sefer...ordan burdan ondan bundan konuşuldu uzuuuun uzuuun...
Bir süreçti;zamanın ayrı bıraktığı yaşam koşullarının esir aldığı ve birikmiş anların paylaşıldığı.
Bir "an" "an"latılmaya yüz tuttu ve sorular cevapları kovalarken cevaplar ardıl soruları takip ediverdi...
          .............
Derken kapandı en güzel temenni ve özlem kokan cümlelerle telefon....
Duygu Düşünce silsilesinde varolmayı ve varlığını sürdürmeyi düşündüm...hüznün yüzü çağrışıverdi en belirgin şekli ile
Öyle bir yüz ki bu; ilk başında varolan durumu anlatmaya kelime bulamazken bir vakit sonra kelimelerinin olup anlatmaya takatinin olmadığı ve boşverdiğin... Anlatsam roman olur diyip diyip romanlaştırmaya yeltenîlmeyenlerden....
      Ya da belki de  Aslında ve Özünde böylesine bir gerekirliliğinde kalmadığı zamanlar; tam da böyle zamanlar
Sonrası mı? Sonrasında ise ; kelimende sarfedecek gücünde kâfi derecede varolur; ama ufak bir nüans ile...sahip olunan tüm  kelime ve değere manasızlık yüklenmiştir.... Varolan her şey,mana-i ihtivasını kaybetmiştir....

.............

Şehrin bir ucundan karanlığın bu yüzünde yaşama ait duygunun bir diğer yüzünü düşündürüp;düşündürmekle kalmayıp yazdıran.... Teşekkür ederim farkındalığıma kattığın bu  yeni boyut adına.... Varolup saklı kalan kelimelerin anahtarını uzattığın için bir alo tınısının peşi sıra....