30 Temmuz 2015 Perşembe

Yarım Kalmış Yarınlar' a

Hayat denen çizgimiz devam ederken bu çizgiye eklenenler çıkanlar ve dolayıysıyla yarım yarıda kalanlar var değil mi?pek çoğumuzun zamanın bir köşesinde yarıda bıraktığı/bırakıldığı anlar vardır hani...
Yine zamanın bir köşesinde ara ara yoklayan...
Kimisi için iş;kimisi için aile;kimisi için aşk kimisi için sağlık kimine göre de para...
Yarım kalmışlığın psikolojisini düşündürdü dün dışardan gözlemleğim bir ortam.
Sahi tamamlanamayanlar insanda neler oluşturur nelere sebebiyet verir ve asıl önemlisi temelinde ne yatmaktadır?
Yarım kalan her şey dünde değil gelecektedir aslında;insanoğlu dününü de bugününü de geleceğe yatırır. İster kararında ister yararında isterse zararında; farkında olarak ya da olmayarak! Çünkü kontrolünde olabildiğimiz kadar bizim dışımızda gelişen olaylar yaşanmışlıklarda gündeme gelmektedir...
Keşkeleri barındırır yarım kalanlar...
Koca bir merak duygusuna gebe bırakır ardı sıra;yaşanmamış yarısını alıp giderken diğer yarı....
Yaşanamayan yaşananlardan kalanla yetinen aslında yetinilemeyen bir duygusallık bırakır çoğu zaman!!! 
Ve aslında ümitdir yerine bıraktığı kalkıp giderken yanı başımızdan...
Yarım kalmışlık zordur! Yaşattığı duygu durumu da,kişiden kişiye değişkenlik göstermekle birlikte,bu oranda zordur!!!
Eğer kişi "Keşkeler"de ve "Belki"lerde kuruyorsa sıralı bağımlı cümlelerini...
Nacizhane düşündüğüm tamamlanamayan şeylerin üzerinde yaşanılan tüm duygu ve düşünceler  bilinç dışında varolan yok olma kaygısı ile ilintili... Yarım kalan tamamlanamayan her şey eksiklik ve bir yoksunluk yaşatır! Kişi kaygısının ne kadar farkında olursa başetme gücü okadar yükselirken yas süreci yine bu oranda okadar azalacaktır...
Yarımlar Yarını etkiler! Gün bu Gün olsa da... Fakat Unutulmamalı ki; Tamamlanamayan her şey aslında tamdır!!! Biz neyi nasıl yaşamak konumlandırmak istiyorsak( ; 
Eğer bir şeylerdeki eksiklik bizim kararımızda olmadan belki fikrimiz alınmadan gelişti ise bakış açımızı değiştirip o an ve sonrasına bir duruş sergilemek Mutluluğu ve İç Huzuru buyur edecektir Ömrümüze!!!
Yarınlar için İç Huzurunuz TAM olsun


18 Temmuz 2015 Cumartesi

Şarkı Analizi/Analizlerin Şarkısı

Küçüğüm daha çok küçüğüm 
Bu yüzden bütün hatalarım 
Öğünmem bu yüzden 
Bu yüzden kendimi 
Özel önemli zannetmem 

Küçüğüm daha çok küçüğüm 
Bu yüzden bütün saçmalamam
Yenilmem bu yüzden 
Bu yüzden hala kendime güvensizliğim 

Ne kadar az yol almışım 
Ne kadar az 
Yolun başındaymışım meğer 
Elimde yalandan kocaman rengarenk 
Geçici oyuncak zaferler 

Küçüğüm daha çok küçüğüm 
Bu yüzden bütün korkularım 
Gururum bu yüzden 
Bu yüzden çocuk gibi korunmasızlığım 

Küçüğüm daha çok küçüğüm 
Bu yüzden sonsuz endişem 
Savunmam bu yüzden 
Bu yüzden bir küçük iz bırakmak için didinmem
-------------------------------------
Şarkıların analizi yahut hayatın analizinin şarkılara yansıması...
Sezen Aksu'nun Küçüğüm adlı bu eseri bana Psikoloji Bilimi'nde Transaksiyonel Analiz yaklaşımını düşündürdü... Ebeveyn/Yetişkin/Çocuk yanların önemle vurgulaması ele alınması dikkate dokundu bu anlarda...Parça nakaratlarına Küçüğüm diye başlayıp çocuksu yana dair duygu/dürtülerle tamamlanırken,Çocuk Kimliği düşündüm tam da o anlarda.Korkular,Kaygılar,Endişeler,Önemli zannetmeler,rengarenk geçici oyuncak zaferler... İlkel yanımız isteklerimiz ve duygularımız... 
Ardısıra Ebeveyn yan çaldı düşünce kapımı;dünya üzerinde nekadar aile varsa onlardan alınan kültlerden oluşur herbiri kendi içinde kendine has kendine özel diye tanımladım kendimce... Bütün içinde bir parça...
Yetişkin denilen??? Soran sorgulayan neden niçin nasıl ile, analiz eden araştıran yan(ımız). Bir olay ya da olgu ile karşılaşıldığında düşünce süzgecinin kullanılmasını gerektiren/bekleyen duruş! Duruş diyorum çünkü anlık karar istemez bu yan; DURmayı durup irdelemeyi ister;sağlıklı bir sonuca ve karara varabilmek adına...
Peki hayatta her dem mümkün müdür Yetişkin tarafı kullanabilmek?Bu sorunun en güzel cevabı ise İNSAN olabilmenin en doğal yanıdır masum kalabilmek Duygulara sahip olabilmek derim ben.Kararında kararınca yaşayabilmektir aslolan...
Bahsedilen Yetişkin ise Çocuğu ve Ebeveyni içinde barındıran Düşünce&Duygu armonisini ezgileştiren bir şarkıdır...
Demem o ki; Hayat notalar bütünlüğüdür, elimizde ise orkestramız;neyin nerde hangi notayı çalması gerektiğinin ayırdına vardığımız an ortaya çıkan eserin tınıları doyumsuz olacaktır...Ara ara yumuşak geçişler ara ara en coşkulu tınılar ve bazen bir okadar sert vuruşlar...
Kararında kararınca yaşanılıp ezgileştirilecek günlerimiz olması temennisi ile (; 


16 Temmuz 2015 Perşembe

Gitmenin Boyutları...


Gitmek, uzaktaki sesin gizemine kapılmaktır. 
Gitmek, kendini başkalarından sakınmaktır.
Gitmek, sadece terk etmek değildir. Aynı zamanda terk edilmektir.
Gitmek, dere iken nehre dökülme, nehir olunca denize kavuşma ve oradan da okyanusa açılma isteğidir.
Gitmek, fani alemde baki kalmak için hoş bir seda bırakma telaşını gizliden gizliye yaşamaktır.
Gitmek, hüküm giymektir.
Gitmek ayrılmaktır... Sevgiliden, köyden, ülkeden, dünyadan...
İnsan ayrılarak gidişin tadını aldığında yaşamın gerçek anlam boyutunu kavramaya başlamış demektir. 
....
Diye tanımlamış yazar gitmeyi... 
Ben ise Gitmenin Psikolojik boyutundan dem vurmak istedim bu yazımda.. Hani zaman zaman uğrayan; bilhassa günlerin ve günlük temponun yükü binmişken üzerinize,önünüzde bir sürü iş duruyorken, geride bıraktıklarınızın tortusu daha temizlenememişken bir an durup hayatı da durdurup düşünceler aleminde gerçekleşen bir kaçış planı... Yoğunluğu artıp hayat kalitenizi düşürdüğünde ise Depresyon adı altında tanılanabilecek bir istem.
Peki nasıl bir psikolojidir bu ve niçin olur? 
Nasıl olur boyutunda beden ve ruhun diyalektik sürecine değinmemek olmaz. Ruh & Beden ömür dediğimiz yolda İnsanı en iyi tanımlayan ikililiktir! Çoğu zaman Ruh iyiyse Beden İyi Beden yorgunsa Ruh yorgun... Bu noktada kişinin fizyolojik ve psikolojik olarak kendini olabildiğince tanıyıp tanımlayabilmesi ise önem arzeder... 
Yaşantısal deneyimler ve Öğrenilmişlikler bu ikililikte süregelirken;aslında hem etkilenen hem etkileyendir...Kendini tanıma ise,kendilik sürecinde,etkileyen faktörlerin analizine bağlıdır. Şöyleki Gitme isteğini gündeme getiren fizyolojik yahut psikolojik etmen nedir? İşte tam da bu soru Öz e ulaştıracak olup kişinin kendisini duygusunu durumunu ve düşüncesini farketme ayırt edebilme ve çözüme ulaşma çabası olacaktır! 
Gitme isteğinin niçin olduğu sorusunun cevabı ise bu sorgulama çerçevesinde masamıza buyur edilecektir.
Çözümün gerçekten gitme davranışında olacağına inanılıyorsa sorun zaten çözülmüş demektir; ama bazı gitme düşünceleri aslında kaçış içerir ve yüzleşmeyi sansürlemek içindir. Kimi zaman kendinle kimi zaman kendi dışındakilerle... Bu farkındalıkta kalıp sorunla bir yetişkin gibi yüz yüze gelebilmek varolan duygu ve düşünceyi değiştirecektir tahmin ettiğiniz gibi.
Bedeni veya Ruhani yorgunluk meydana geldiğinde varolan düşüncelere odaklanmalı ve sorgulamalı insan;ayrılmalı o anki koltuğundan,masasından,evinden,işinden bir soru ile bir dakikalığına... Ne demişti yazar;
"
İnsan ayrılarak gidişin tadını aldığında yaşamın gerçek anlam boyutunu kavramaya başlamış demektir. "

Tadına bakmak lazım gidişlerin fikren; Beden&Ruh süzgecinden geçirip işin özüne dönüp gerçek anlam boyutunda kendini dinlemeli... Neden Niçin sorgulanmalı...

Belki de kendimize, iç sesimize kulaklarımızı tıkayıp; bedenimizi es geçtiğimizdendir varolup yapamadığımız; yapılamadığı zaman şikayet ettiğimiz tüm bu istekler! Gerçekleri gözardı edip gerçek dışına sığınma çabalamalarımız!!

Hadi ozaman Bir iç Sesimizi Dinleyelim
Sahi Ne diyor Sizin ki...

10 Nisan 2015 Cuma

Yeni Bir Sayfada Sana BaKmak!

her şey yapılabilir 
bir beyaz kağıtla 
uçak örneğin uçurtma mesela 
altına konulabilir 
bir ayağı ötekinden kısa olduğu için 
sallanan bir masanın 
veya şiir yazılabilir 
süresi ötekilerden kısa 
bir ömür üzerine. 

bir beyaz kağıda 
her şey yazılabilir 
senin dışında 
güzelliğine benzetme bulmak zor 
sen iyisi mi sana benzemeye çalışan 
her şeyden 
bir gülden bir ilk bir sonbahardan sor 
belki tabiattadır çaresi 
senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin 
ve benim 
bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim 
anlarım bitkiden filan 
ama anlatamam 
toprağın güneşle konuşmasını 
sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla 

sen bana ışık ver yeter 
bende filiz çok 
köklerim içimde gizlidir 
gelen giden açan soran bere budak yok 
bir şiir istersin 
“içinde benzetmeler olan” 
kusura bakma sevgilim 
heybemde sana benzeyecek kadar 
güzel bir şey yok 

uzun bir yoldan gelen 
tedariksiz katıksız bir yolcuyum 
yaralı yarasız sevdalardan geçtim 
koynumda bir beyaz kağıt boşluğu 
her şeyi anlattım 
olan olmayan acıtan sancıtan 
bilsem ki sana varmak içindi 
bütün mola sancıları 
bütün stabilize arkadaşlıklar 
daha hızlı koşardım 
severadım gelirdim 
gözlerinin mercan maviliğine 

sana bakmak 
suya bakmaktır 
sana bakmak 
bir mucizeyi anlamaktır 

sağa sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır 
aşk sorgusunda şahanem 
yalnız kelepçeler sanıktır 
ne yazsam olmuyor 
çünkü bilenler hatırlar 
hem yapılmış hem yapma çiçek satanlar 
bahçıvanlar değil tüccarlardır 
sen öyle göz 
sen öyle toprak ve güneş ortaklığı 
sen teninde cennet kayganlığı iken 
sana şiir yazmak ahmaklıktır 

bir tek söz kalır 
dişlerimin arasından 
ben sana gülüm derim 
gülün ömrü uzamaya başlar 

verdiğim bütün sözler 
sende kalsın isterim 
ben sana gülüm derim 
gül sana benzediği için ölümsüz 
yazdığım bütün şiirler 
sana başlayan bir kitap için önsöz 

sana bakmak 
bir beyaz kağıda bakmaktır 
her şey olmaya hazır 
sana bakmak 
suya bakmaktır 
gördüğün suretten utanmak 
sana bakmak 
bütün rastlantıları reddedip 
bir mucizeyi anlamaktır 
sana bakmak 
Allah’a inanmaktır!!!
        
                       Y.E.

18 Şubat 2015 Çarşamba

Sûkûtun Derinliği; Bir Yol Alış ÖrneĞi


Bu saatlerde yine Mevlana Aşkı vurdu gönül kıyıma!!! 
Ummandan gelen serin su misali kum tanelerimi çekip aldı gelen dalgası ile...
                   ...
Her şey Bir Şeye vesile olacak ya... Belki de bugünkü Kar Taneleri idi benim vesilem... 

Önce durup seyredalmışken taneleri şu sözü vuku buldu ortamda:

" KAR TANELERİ NE GÜZEL ANLATIYOR BİRBİRİNE ZARAR VERMEDEN DE YOL ALMANIN MÜMKÜN OLDUĞUNU"

    Sonrasında ise sosyal medyada denk geldiğim;çok beğendiğim ve sûkûtu anlatan şu yazısı:

"Anladım ki susmak bir cüsse işi… 
Derin denizlerin işi… 
Serin sular en hafif rüzgârları bile coşturabiliyor 
Derin denizleri ise ancak derin sevdalar… 

Derin denizlerin sükutu büyüler beni 
İçimi bir heybet hissi kaplar 
Benliğimi hasret duyguları istila eder 
Kalbim ürperlerle dolar 
Dalgalı denizler, durgun mavi denizler kadar heybetli gelmez bana 
Göklerin suskunlugu da öyle 
Gök gürlemeleri, mavi derinliklerin heybetini siler diye düşünmüşümdür hep 
Sükut her zaman daha manalı, daha derindir 

Kalbe sözden çok sükuttan manalar akar 
İnsan evrendeki sükutu anlayabilseydi, kim bilir belki de söz olmayacaktı 
İnsanlar sükutun dilinden anlayacak, derin ve manalı bakışlarla konusacaklardı 
Ve ses, sükutun heybetini bozamayacaktı 
Konuştuğum zamanlar hep acze düşmüşümdür de ondan kelama sarılmışımdır 
Evrendeki her varlıkta sükutu bir süs, bir hikmet olarak algılamışımdır 
Sözü ise ancak bir zaruret 

Hep derin denizler kadar heybetli bir sükut dinledim ondan 
Sanki durgun ve derin bir ummanın kıyısına varmıştım 
Derinliklerinde gönül ve hikmet incilerinin gülümsediği bir deniz bulmuştum 
Hayatın hiç bir kasırgası, hadiselerin hiç bir fırtınası onu dalgalandıramıyordu 
O denize imrendiğim an, gözlerim şu mısralara takılmıştı: 

Gittim, gittim, denizin sınır yerine vardım 
Halin bana da geçsin! diye ona yalvardım 
Bir çılgın vesvesede içim didiklense de, 
Olaydım o cüssede, O’nun gibi susardım 

Gercekten de öyle olmustu Sonsuza götüren bir denizin kıyısına varmıştım 
O zaman anladım ki, susmak bir cüsse işi Derin denizlerin işi 
Sığ suları en hafif rüzgarlar bile coşturabiliyor 
Derin denizleri ise ancak derin sevdalar 
Anladım ki, derin ve esrarengiz olan her sey susuyor 
Anladım ki susan her şey derin ve heybetli…"
                       ...
Gerçekten,düşününce,susan her şey DERİN ve Heybetli...

KimbiliR(!) Belki de zarar vermeyen kar tanelerinde de bu derinlik hakimdir! Doğanın sûkùtunun dinlendiriciliği bu demdendir!!! 
Sûkuta erebilme yoluna girme temennisi ile🙏🙏